30 Mart 2012 Cuma

tıpkı onun pervazında duran o hareketsiz kahve bardağı gibi.

uyudum uyandım. pencereden gelen güzel esinti beni kendine benzetsin, rahatlatıcı bir akşam rüzgarı olayım. içimdeki kaskatılaşmış, kompleks-yaratıcı geçmiş taşları tuzla buz olsun, hemen şimdi. aynı yanlışları yapmıyorum belki, daha bir bekleyen ve sakin kişi kılığına girebiliyorum. ama artık o kılığın ta kendisine dönüşeyim, yanlışlarımın kopyalarını lazer kılıcımla yok edeyim. sonra da, hiçbir kılıç kalmasın. bir pencere pervazında unutayım, kahkahalarla dolu bir arkadaş buluşmasının mekanında. üzerimde gerçekten hoşuma giden, tamamen beni yansıtan kıyafetler, yanımda benim ona baktığım gözlerle bana bakan ve buna ara vermeyi hayal bile etmeyen erkek arkadaşım, elimde tuttuğum şarap bardağı daha çok bir aksesuar... pencereye yaklaşıyorum, sokak önümde. "aşağı mı atsam? yok, başka birinin eline geçmesin". "bu pervaza bıraksam, tıpkı onun pervazında duran o hareketsiz kahve bardağı gibi, yerinden bir milim bile oynamasa. unutulur gider belki, burada olduğu biline biline".


başka bir yerde devam ediyoruzdur belki de....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder