25 Eylül 2010 Cumartesi




bam bam, bam bam bummm
biraz önce şu köşeden çıktım
tahtadan, metalden o köşe itti beni
tüm göreceğim betona yapışık kırmızı bir poster
haftaya burada, ne zamandır bekliyordunuz bunu
beklediğiniz biliniyor, çok iyi bilenler var
onlar sıralıyor olasılıkları, çık koş atla, gözündeki maviyi kaybetmeden
bendeki yeşil de mavi, bir çeşidinden, kaçmadan söyleyebilirim bunu
kağıt parçası üstüne kağıt parçası, bir kırmızı kalıyor geriye.
anlamsız sözler dizimi

14 Eylül 2010 Salı

duygusallıklarımı dondurup uzay boşluğuna bıraksam

evrenin bilmediğimiz bir noktasında, bizim gezegen dediğimiz küresel bir fiziksellikte, bir yaşam biçiminin eline geçse bu donmuş madde... o yaşam biçimi o maddenin bizim kapak dediğimiz kısmını kaldırsa, içinde ne görür acaba? bulanık bir donmuşluktan başka ne olabilir? belki de, kendi fizikselliği içinde buna bir anlam yükleyemez. maddeyi evirir çevirir. boşluktan gelen bir bilinmezlik olarak onu yüceltmeye hazırdır. sonra, bizim ev dediğimiz kapalı yaşam alanına götürür bu maddeyi. bizim çay dediğimiz içeceği anımsatan sıcak içeceğini hazırlarken, maddeyi ocak benzeri makinenin yanında unutur. bizler gibi anlık unutkanlıklara kapılabilen bir yaşam biçimidir o da. yücelttiği bir bilinmezin bile aklından çıkması olasıdır. gelir bakar ki; donuk olan, bulanık bir sıvıya dönüşmüştür. bizim bulaşık suyu dediğimiz suya bakar bir, bir de bu sıvıya. bir fark görmez. çayını koyar. tam bizim oturma odası dediğimiz bölmeye doğru giderken durur, sıvıyı bulaşık suyunun içine döker. kabı da orada bırakır. uzaklaşır. bizim de uzaklaşacağımız şekilde.


13 Eylül 2010 Pazartesi


dizüstünün şarjı bitmişti, konseri seyrederken. bir gün sonra makineyi açtığımda müzik kaldığı yerden devam etmeye başladı. bir gün önce üstüne yayılıp konsere daldığım yatak başkaydı. oda başkaydı. odadaki ışık başkaydı. bir gün sonra, farklı bir odada tekrardan canlandı müzik. arada geçen saatler geçmemişti sanki. ya da çok hızlı geçmişti. bir an bir "ah!" çıktı göğsümden, ince bir ses. "doğru, bitmeden kapanmıştı". pili bitmişti ama içindeki bilgi sabit kalmıştı. ama ben dünden beri değişmiştim. yarına kadar da değişecektim. makineyi bir hafta açmasaydım, elektriğe bağladığım ve kapağını kaldırdığım an yine aynı yerden devam edecekti müzik. benim o kadar değişmeme rağmen. garip.

dün o noktaya çok yakın bir yerde sandı-kutuya bir zarf attım. işe yaramadı.
bu nokta, bu nokta olarak kalabilir umarım. ben kaçmaya devam ederken.