4 Temmuz 2013 Perşembe

"you should know by now, i'm not the boy for you"

olmaz dediğim şeyler oluyor ama
olmayacak bir şekilde, boşluğu doldurmadan.
toz tanelerinin kapladığı alan büyüyor
yanmış bir pembelik yerine kuru bir grinin içindeyim
buradayım diye kendini göstereni ben görüyorum aslında,
bir isteksizlikten bir frankenştayn yaratıyorum.
onun haberi bile yokken, sadece uyuyup dururken
bencilliğimle sarıyorum soluduğu havayı,
defalarca vazgeçmek istediğim kendi nefesimle.
bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum
bir işe yaramayacağını anlamış olsam da
beni görmediğini bile bile, d.e.v.a.m diyorum
deva'm olsun diye demirlerine dayandığım o ankara balkonundaki gibi
içerisi karanlıktı, alaca.
yaşım küçüktü, on beş.
çok yalnızdım, yanımdakilere rağmen.
bahçede kaybolsaydım ve dönmeseydim
ama ölmeseydim de.
yıllar geçecek geçecek ve ben hala yalnız olacaksaydım
-ki oldum da-
kahverenginin şehrinde bir bitkinin yaprağına
ya da o yaprağa süzülen ışıkta kaybolan bir zerreye dönüşmem
şaşırtıcı sayılmamalıydı.
şaşırtmayı en az birini sevdiğim kadar seviyor olmamdan yola çıkılır
e-5te camdan çıkarılır eller; sağ pencereden sağ, soldan sol
bendeki uçarılık uçmaz gitmez aşık olduklarımdan
her seferinde, birbirinden zor görevler beni karşılar
asfaltın kirli.beyaz çizgileri kesik kesik
cesaretim kopuk kopuk, güvenim ne var ne yok
bir şey uyuyor, diğer şey uyanıyor, en başkası ipi geriyor
hepsi aynı anda oldu mu, ne yaparsam yapayım
tutturamıyorum tarifi, altı yanıyor kekin
bir baktım, yol bitti.
bitmeyecek demiştim de bitiyor işte.
her seferinde tekrar.tekrar o yolu kesen çizgide takılıp kalıyorum
kalıyorum.

"you should know by now, i'm not the boy for you"
.komik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder