28 Mart 2013 Perşembe

seneler fazla, günler hızlı. çocukluk fotoğraflarım silinmemiş, kulağımdaki müzikler hep taze. renkli camlı bir balkon geliyor aklıma. başlayıp da bitirmediğim bir kitap. o kapalı balkonun odasındaki iki kişilik yatak ve uçuk pembe ahşapları, kısa da olsa evim olmuştu. sürekli dinlediğim bir müzik vardı kulağımda. devam etmediğimin öncesindeki kitap elimdeydi. anne frank'ın hatıra defteri. müzik: pearl jam - ten. oda: anneanne ve çoktan uçmuş gitmiş + bilmeden özlenen bir dedenin yatak odası. yıllar yıllar önce gittikleri ingiltere'den alınan boots yüz krem kutusunun yavruağzı rengi. eski, kapkalın camlı bir kolonya şişesi. yorgan-üstüne-yorgan denkliğin kokusu hala bende. eski dikiş makinesi; körüklülerden. on beş yaşındayım. üstümde çizgili bir boxer, benim olmuş artık. saçlarım arkadan kısa bir at kuyruğu. o sene kilo almışım. normalden beş kilo fazlam var. gündüzleri, annem de yoksa anneannem içeride. buzdolabından bir şeyler almak istiyorum. üstümde bir hırsızlık psikolojisi. bir sefer alıyorum. bir sefer daha. sonra yakalanıyorum. katı bir kural yok ama utanıyorum. ya da kızıyorum, niye gördü ki beni diye. ben neden gittim ki bir daha. keşke aklımda bu olmasaydı. sadece kitap ve müzik yetseydi saatlerce, saatlerce.





bu ev hala rüyalarıma giriyor. bir çeşit oyun bahçesi gibiydi. bir gizemler idaresi.


2 yorum:

  1. Görüntü ve yazdıkların o kadar huzurlu ki; bana pek çok şeyi özletti.
    Umarım, tekrar o eve kavuşursun.
    sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Tesekkur ederim! Yorumunu yeni gordum daha simdi... Huzurla huzursuzluk arasi.da giden bir evdi sanki. Ama zaten ben de huzurla huzursuzluk arasinda giden biriyim.. Sevgiler, Jane!

    YanıtlaSil